Türkiye’nin Lojistik Performansı
Dünya Bankası tarafından ölçülen Lojistik Performans Endeksi’nde (LPI) Türkiye, 2018 yılında 3,15 puan ile 47. sıradayken, 2023 yılı itibarıyla 3,4 puan ile 38. sıraya yükselmişti. Bu yükseliş, Türkiye’nin lojistik altyapısını ve hizmet kalitesini sürekli olarak geliştirdiğini göstermektedir. Resmi makamlar 12. Kalkınma Planı’nda 2028 hedefi olarak Türkiye’nin LPI sıralamasında 25. sıraya yükselmesini planladığını belirtiyor. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye, lojistik ve taşımacılık sektörüne önemli yatırımlar yapmaya devam ediyor.
Öncelikle bu LPI nedir ve neden önemlidir kısmını biraz daha açalım. Bu yayınlanan ölçümler ve raporlarla Dünya Bankası, Gümrükler, Altyapı, Uluslararası Taşımacılık, Lojistik Yetkinlik, Yük İzleme ve Zamanlama olmak üzere altı farklı kıstasın her biri için değerlendirme yaparak ortalama bir skor açıklamaktadır. Değerlendirmeler sırasında dünya çapındaki bin kadar yetkili, uzman ve üst düzey yöneticiyle anketler yapmaktadır ve ortaya şeffaf, kıyaslanabilir bir tablo koyarak, riskler ve fırsatlar hakkında yorumlarını yaparak tavsiyelerini sunmaktadır.
Elbette bu kadar farklı başlıklar altında detaylı bir çalışma olmadan bu skoru iyileştirmek, listede hızlı bir şekilde en üst sıralara tırmanmak kolay değil. Zira alt yapı, kanunlar, düzenlemeler ve yatırımlar gibi iç dinamiklerin yanında, coğrafi konum, bulunduğun bölgedeki tansiyon, iklim olayları ve ülke boyutundaki siyasal ilişkilerinize kadar pek çok dış faktör için de istikrarlı bir eylem planımızın olması gerekir. Bu bakımdan Türkiye’nin yükselme trendinde olduğunu ve kendisine bir hedef koyarak bu doğrultuda hareket ettiğini görmek sevindiricidir. Potansiyeliyle kıyaslayınca daha da iyi bir konumda olmasını beklemek ise en doğal hakkımızdır.
Küresel Pastadan Alınan Pay
LPI sıralamasını Lojistikteki yeterliliğimiz ve küresel güven indeksimiz gibi kabul edersek 38. Sıra dünyanın en büyük 18. Ekonomisi için vasat bir skor ancak dünya lojistik pastasından pay almadaki sıralamamız ise daha iyi bir konumda. Türkiye’nin lojistik sektörü, 100 milyar dolarlık büyüklüğüyle küresel lojistik pazarından %2,5 pay almakta ve bu oranla dünyada 11. sırada yer alıyor. Ayrıca, lojistik sektörünün Türkiye’nin toplam hizmet ihracatı içindeki payı %40 olup, bu oran her geçen yıl artıyor. Bu büyüme, Türkiye’nin lojistik sektöründeki rekabet gücünü ve potansiyelini gözler önüne serse de LPI skoruyla da tam örtüşmüyor. Demek ki Türkiye’nin eksiklerine rağmen kendisiyle iş yapmaya mecbur bırakan bazı güçlü yanları var. Coğrafi konum, önemli rotaların üzerinde olması, rekabetçi fiyatlar sunması akla gelen ilk etmenler.
Stratejik Konum ve Lojistik Avantajları
Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasında bulunması nedeniyle lojistikte doğal bir avantaj sunuyor. Özellikle İstanbul, İzmir ve Mersin gibi şehirler, ticaret rotalarının merkezinde yer alarak küresel lojistik faaliyetlerin kilit noktaları haline gelmiştir. Marmara Bölgesi’ndeki yoğun sanayi faaliyetleri ve limanlar, Türkiye’nin lojistikteki rekabet gücünü artırmaktadır.
Her ne kadar çok büyük tartışmaları beraberinde getirmiş olsa da 2018 yılında açılan Yeni İstanbul Havalimanı, dünya çapında en büyük ve modern havalimanlarından birisidir. Havalimanının yüksek kapasiteli kargo terminali ve stratejik konumu, Türkiye’nin uluslararası kargo taşımacılığında merkezi bir rol üstlenmesini sağlıyor. Bu havalimanı, Asya ve Avrupa arasındaki kargo trafiğini yönlendiren önemli bir merkez haline gelmiştir.
Türkiye’nin lojistik sektöründe dünya çapında büyümesi demek aynı zamanda global lojistik markaları yaratması gerektiği manasına da geliyor. Türk lojistik sektörü deyince aklımıza gelen, Mars Logistics, Ekol Lojistik, Netlog Lojistik Grubu ve Arkas Lojistik gibi birçok başarılı firma bu alanda ümitlenmemize vesile olsa da sayılarının ve etkilerinin artması gerekmektedir. Coğrafi olarak bakıldığında Kara, Deniz, Havayolu ve Demiryolu taşımacılığında avantajlı konumumuzla hala daha potansiyellerimizin geliştirilebilir olduğunu görmek mümkün.
Peki bu potansiyelleri kullanabilmek için hangi adımları atmalıyız?
İşte LPI zaten tam bu noktada devreye giriyor. Raporlarda geçen şu kısım başlıklarının altındaki her olumlu adımla hem küresel indeksimiz yükselecek hem de küresel pastadan aldığımız pay kaçınılmaz bir şekilde artacaktır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde atacağı adımlar Altyapının Güçlendirilmesi, İnsan Kaynağı ve Eğitim, İhracatın Desteklenmesi, Bölgesel İşbirlikleri, Yeni Lojistik Merkezler, Çevre Dostu Uygulamalar, Müşteri Memnuniyeti ve Kalite, E-ticaret odaklı Lojistik gibi başlıklarla paralel olmalıdır.